Erkekler ve Stratejiler

Üniversitenin en güzel yanlarından biri ergenlikten yetişkinliğe geçiş döneminde her iki cinsiyeti de yakından gözlemleme şansına sahip olmak sanırım. Aradaki biyolojik ve duygusal farkı görmezden gelip samimi dostluklar kurmaya başladığın noktada her zaman arada derin bir uçurum olduğu varsayılan karşı cinsi düşünce bakımından daha yakından tanıma fırsatı elde ediyorsun.
Flört, arkadaşlık ve dostluk üzerine tüm tecrübelerin pekiştiği bu dönemde erkeklerin genelinde bambaşka bir sendrom başlıyor.

Popüler kültürde ‘hızlı yaşam’ olarak adlandırdığımız evreyi yaşamanın ardından ‘temiz bir aile kızı bulup, düzenli bir hayat istiyorum’ evresinin tam üzerinde bunlara bir şeyler oluyor. Sanki aylardır tanıdığın adam gidiyor yerine kafayı daha fazla para kazanma ve düzenli bir hayata sahip olma hayalleriyle bozmuş bir kişilik geliyor. ‘Ohoo kopuyor muyuz bu gece’ cümlelerinden sıyrılıp ‘birikim yapmam lazım, yaşım ilerliyor’ cümlelerine maruz kalıyorsun. Bu o kadar ani bir değişim ki, ‘noluyor be’ derken senide içine alıp yutuveriyor. ‘Büyüdük mü cidden o kadar ya’ diye düşünüp dururken her gece başka alemlerde takılıp öğrenciliğin tadını çıkaran beyefendiler  ‘askerlik geliyor, ben nasıl iş bulucam’ düşüncelerinin arasında boğulup gidiyorlar. Bu değişim her iki cinsiyet içinde hemen hemen aynı ilerlese bile aradaki en büyük fark bu değişimden sonra erkeklerin hayalini kurdukları kadın profilleri oluyor.

Muhtemelen bu yazıyı okuduğunda kendini sorgulayacak bir arkadaşımı örnek vermek istiyorum. Dünyanın en eğlenceli, en matrak, o gece kulübü senin bu cafe benim gezip duran bir adam canlandırın kafanızda. Her gece başka kızla, nasıl olsa okul daha bitmedi diye hayatı film tadında yaşayan, hani hiç derdi yoktur bunun sandıklarımızdan. Geçenlerde arkadaş grubuyla otururken bir ciddiyetle sohbet etme şansı bulduk, duyacaklarımın bilincinde olsam inanın koşarak uzaklaşırdım. Ben hala onun ‘Şuradaki sarışını bana ayarlasana’ evresinde olduğunu zannederken ‘Günübirlik ilişkilerden sıkıldığını, hayatında bir düzen, bir farkındalık istediğini’ falan anlatmaya başladı. İlk başlarda şaka falan sandım, taktik falan mı yapıyor çevrede güzel kız mı var diye düşünüyorum, resmen o kadar inançsızım. Ben ağzım bir karış ‘Ne diyor bu be?’ diye düşünürken o, hayatın gerçeklerinden, işsizlik oranından falan bahsediyor. Bir erkek olarak ev geçindirmenin zorlukları, askerliğin adamı olgunlaştırması falan baya saçmalıyor. Bir ara dönüp yanımdaki arkadaşlarıma baktım hepsi aynı surat ifadesiyle başkalaşmış kişiliğiyle ve ciddi tavırlarıyla bizi şaşırtan arkadaşı izliyor. O şaşkınlıkla konudan kopup durumu anlamaya çalışırken kulağıma yarım yamalak bir cümle geldi. ‘Şöyle giyimine özen gösteren, okuldan eve evden okula giden, en fazla iki tane sevgilisi olmuş, gece hayatı olmayan, söz dinleyecek bir kız bulsa evlenirmiş miş miş..’ Yemin ederim cümle beynimde aynen bu şekilde yankılandı. Ha ha ha haspam. ‘Pardon?’

Daha dün kalkıp ‘Abi dün gece bu hatunlaydım, bana özgür ruhlu kız lazım, ne evliliği oğlum ben dünyayı dolaşıcam, kadın dediğin toplumsal baskıyı takmamalı’ diyen adam kanatlanıp uçmuş, yerine muazzam mütevazı, muhafazakarlığıyla insana küçük dilini yutturan bir kardeşimiz gelmiş. Geçmişi temiz bir kız bulacakmış, mümkünse hiçbir şey yaşamamış olmalıymış. Ulan anlatıyorsun iyi hoşta seni bu geçmişle kim ne yapsın? Yapabileceğin her şeyi yapıp, adını dokuza çıkardıktan sonra ‘hadi ben doydum’ diyip sence o masadan o kadar kolay kalkabilir mısın? Oluyormuş öyle, erkekler olgunlaşıyormuş. Artık zamanı gelmiş, daha ne yapsın, kararını vermiş.

Sadece ona özgü sandığım bu durumu çevremde daha sık gözlemleme fırsatı buldukça anladım ki bu karşı cinste ciddi bir dönem. Bir anda içinde mutlu oldukları, ciddiyeti kapı dışında tuttukları dönemden kopup, çeşitli etkenlerle böyle bir değişimin içerisine düşüyorlar. Kendilerince olgunlaşıp, büyüyorlar. Yalnız şu noktada bir hata var. Tüm geçmişine seyirci onca insana, yaptıklarının ardından kalkıp bunları söyledikten sonra hiçbir kadının kafasında ‘Ayy baksana ne kadar da değişmiş evlenirim ben bununla’ düşüncesi oluşmuyor. Aksine sadece bu ‘durgun’ döneme geçişe gülüp, tertemiz başlangıç hayallerine içten içe kahkahalar atıyoruz. Çünkü bu evreyi bu örneklediğim şekilde yaşayan çok sevgili karşı cinsimiz sanıyor ki biz reyonlarda sınıflandırılmış ve beyaz gelinlik giymek için, bizi sahiplenecek bir adam bekleyen minik oyuncaklarız. 

Bu değişimin ortasında yer alan tüm beyefendilere iki çift lafım var ;

Sen her şeyi yaptıktan sonra o hızlı zamanının içerisinde delirip dururken, üzgünüm ama biz beş adım önden seni zaten kafamızda bir noktada sınıflandırıp, ‘bundan bir cacık olmaz’ sekmesinde dosyalıyoruz. Sen o değişimi yaşayıp gelecek planları kurmaya başlarken biz zaten senin o geçmişle ancak bunun muhabbetini yapıp planlarına uygun bir arayışta hiç olup gideceğinin farkına varıyoruz. Sen, o kocaman adımla büyüdüğünü zannederken, bir baltaya sap olmaz halinle ne kadar küçülmüş olduğunu anlayana kadar biz attığımız her adımın geleceğimize etki ettiğinin bilincinde yürüyoruz o yolu. 

Şimdi tüm bunları toparlayınca ortaya çıkan büyük resimden sen şunu anla, o hızlı zamanlarında her şeyi yaşadıktan sonra kalkıpta değiştiğini ima eden hiçbir sözcük eskisi gibi kadınları kandırmana yardımcı olan doğru bir strateji değil. Kadın oturaklı olmalı, kadın dikkat etmeli, kadın gizli yaşamalı, kadın namusuna sahip çıkmalı düşüncesini benimsediğin bu dönemde, ‘ben ne yaptım?’ diye sormadığın sürece değişiminde ciddiye alınacak bir taraf göremiyorum.

Senin geçmişin her hafta başka bir kızla belirirken olgunlaşma döneminde ikiden fazla erkek arkadaşı olmamış bir kadın hayalini kuruyorsan, kadın uslu dursun erkek her şeye doyduktan sonra akıllanır stratejisine hala inanıyorsan baştan kaybetmişsin demektir. 

Eğer bu düşüncelerin içerisinde her şeyi yoluna koyup sırasıyla hayatını düzene sokmaya çalışıyorsan ve evrene saçma maddeler barındıran bir kadın siparişi vermiyorsan, ‘durgun’ döneme geçişinde havada kalan cümleler yerine önce kendinin farkına varıp doğru adımlar atıyorsan o zaman ciddiye alınır bir yanın kalmış demektir.

Son sözüm tüm hemcinslerime,
Üniversitenin son yıllarına doğru gözlemlemeye başlayacağınız bu değişimin içinde görmeniz gereken tek şey oradan oraya savrulurken kendini kaybedip sonrasında bir liste halinde hayalinde yaşadıklarının tam tersi bir kadın profili çizen bu kişiliklerin içi boş karakterlerine sığmak zorunda kalmamanız gerektiği.

Beklentileriniz daima kendi yaşantınızın aynası olsun.
Saygı nedir bilmiyorsanız saygılı bir insan hayali kuramazsınız, bağlanmaktan korkuyorsanız size kördüğümle bağlı birini bekleyemezsiniz.
Bir profil çizip maddelerinizin bir kısmına uyan birini o kalıba sokmaya çalışıp kimseyi değiştirerek size uygun hale getiremezsiniz.
Ne aşk ne de başka bir duygu sipariş üzerine hayatınıza girmez. 
Birinin kafasında yarattığı kadın ya da adam olmaya çalışmak yerine, hazır olduğunuzu hissettiğinizde eğer yapabilecekseniz o insanı olduğu gibi hayatınıza alın.
Ve eğer benim yukarıda dinlemek zorunda kaldığım cümleleri kuran bir adamla aynı ortam içerisinde bulunuyorsanız oradan koşarak uzaklaşın.
Çünkü kendi geçmişine bakmadan bir kadını geçmişine göre hayatına almak istediğini dile getiren bir adam, büyüdüğünü sanan bir ahmaktan başka bir şey değildir. Bu da onun sadece gülüp geçeceğiniz bir soytarıdan ibaret olduğunu gösterir.

1 Yorum Var

  1. Pingback: Kırık Kalbin Hazineleri - Ecenur AK

Yorum Yazın

Navigate
Verified by MonsterInsights