Bir umutsuz ‘umut’ arayışı
Bazen olmak istediğimiz yerde olmadığımızdan, somut bir neden yokken yorgun hissederiz. Bazen hayat sürekli güler yüzümüze -ya da biz sorunları göremeyecek kadar mutluyuzdur- bazen de hiç gülmez, tüm somurtkanlığıyla karartır içimizi. Ardımda kocaman bir sessizlik bırakıp Çeşme’ye koşmak istiyorum. Ancak yaptığım tek şey televizyonun karşısına geçip, elime varlığını bile gözardı ettiğim günlüğümü alıp bir Beatles şarkısı mırıldanmak. Bedenimin belkide 17 yıldır ilk kez bu kadar isyan edeceği, yorgunlukta çığır açacağım geleceğimin rotasını belirleyecek olan şu aylar beni benden alıp yerden yere çarpıyo resmen. Zorlu üniversiteye hazırlık maratonunun içinde kaybolmuşken hayallerim hala aklımın en sesli alarmına sahip köşesinde. Her yeni günde ‘Bugün hayallerine ulaşan yolda ne yaptın?’ diye sorarcasına iç sesimle savaşıyorum. Bu yıl farklı olucaktı cümlesinin yükü altında bir utanmışlık seziyorum kendi içimde.. Sahi, denizede dökmüştüm isteklerimi, çokta içten yazmıştım bir bir hayallerimi. Sonra Karşıyaka’nın güzel manzarası eşliğinde yakıp külleri denize bırakmıştım.. Şimdi hala o kimselere duyuramadığım sessiz çığlıklarımla boğuşuyorum.…