Bazen olmak istediğimiz yerde olmadığımızdan, somut bir neden yokken yorgun hissederiz. Bazen hayat sürekli güler yüzümüze -ya da biz sorunları göremeyecek kadar mutluyuzdur- bazen de hiç gülmez, tüm somurtkanlığıyla karartır içimizi.
Ardımda kocaman bir sessizlik bırakıp Çeşme’ye koşmak istiyorum. Ancak yaptığım tek şey televizyonun karşısına geçip, elime varlığını bile gözardı ettiğim günlüğümü alıp bir Beatles şarkısı mırıldanmak.
Bedenimin belkide 17 yıldır ilk kez bu kadar isyan edeceği, yorgunlukta çığır açacağım geleceğimin rotasını belirleyecek olan şu aylar beni benden alıp yerden yere çarpıyo resmen.
Zorlu üniversiteye hazırlık maratonunun içinde kaybolmuşken hayallerim hala aklımın en sesli alarmına sahip köşesinde. Her yeni günde ‘Bugün hayallerine ulaşan yolda ne yaptın?’ diye sorarcasına iç sesimle savaşıyorum.
Bu yıl farklı olucaktı cümlesinin yükü altında bir utanmışlık seziyorum kendi içimde..
Sahi, denizede dökmüştüm isteklerimi, çokta içten yazmıştım bir bir hayallerimi. Sonra Karşıyaka’nın güzel manzarası eşliğinde yakıp külleri denize bırakmıştım..
Şimdi hala o kimselere duyuramadığım sessiz çığlıklarımla boğuşuyorum. Testlerin arasında, bir kitapta umut bulup dans derslerinde müziği duyuyorum. Yetenek sınavı için saatlerce hazırlanmam gerektiğinin farkında olarak her gün ayrı bir duyguyu en küçük ayrıntılarıyla yaşamayı öğreniyorum. Her müzikte ayrı karakter bütünleştirmişim, kukla misali her yeni gün oynatıyorum onları hayalimde.
Zorlanıyorum. Hayal dünyamdan sıyrılıp gerçeğe geçis yaparken, ‘Ben burdayım!’ diyebilmek için geceleri kendimi boğarken çok zorlanıyorum.
Kum saati niteliğindeki o çok değerli gençlik yıllarımı basit duygularla harcama korkum öyle paranoyak bi insan yapmış ki beni, her an herşeyi yapabilme umuduma yenik düşmüş bedenim. Çok az uyku, çok fazla umut..
Geçmişimi sık sık anıyorum bu umut arayışında. Hayatımın hiç varolmamasını dilediğim,karanlığımı yazdığım ilk günlüğümü rafa kaldırıp geçmişimi hatırlamak için bakacağım umut dolu bir günlüğün ilk satırlarını yazdığımdan beri daha bir karmaşa var hayatımda.
Geçmişime tutunup, geleceğimden mutluluk ummayı başardığımı düşünebilirsiniz..
Hatta belki bu yazıya yansıttığım karmaşık duyguların esiri olduğumu da düşünebilirsiniz..
Haklısınızda..
Ama bu yıldan, bu yorgunluktan yanıma hiçbirşey kalmasa bile, ben bu yılımı kayda değer olgusuz tamamlasam bile bunun yükünü taşımak zorunda olmayacağıma eminim.
Çünkü herşeyden öte bu yıl hayatıma yüzlerce şiir ve eski bir defter dolusu hayat kazandırdım.
Her duygumu, her anımı edebi değerinin olmasını dilediğim bir defterin arasına sığdırdım.
Ben bu yıl sayfalara koskocaman bir hayat sığdırdım.
Yıllar sonra kapağını açtığımda karşılaşacağım o ilk cümleye sonsuz saygıyla..
”İşte bu günlük benim hayatımdır, insanlardan sakınıp saklayabildiğim tüm hayatım”