Nutuk’un Son Sayfası: Atatürk’ün Türk Gençliğine Bıraktığı Emanet

Gazi Mustafa Kemal Paşa CHP kurultayında Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel resmi tarih kaynağı “Büyük Nutuk”u okumaya başladı. Nutuk’un okunması tam altı gün 36 saat 33 dakika sürdü. Kongre’nin son günü olan 20 Ekim 1927’de son sayfayı okurken Atatürk’ün sesi kısılmış, gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Gözyaşları içinde son cümleyi okuduktan sonra cebinden çıkardığı mendil ile gözlerinin yaşını silmiş ve alkış tufanı arasında kürsüden inmişti. Bu sırada neredeyse herkes onunla birlikte ağlamaktaydı… Çünkü o son sayfayı ‘’gelecekteki çocuklarına’’ ayırmıştı.

Mustafa Kemal Atatürk: Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet

Saygıdeğer efendiler,

Sizi günlerce alıkoyan uzun ve ayrıntılı konuşmam, en sonunda geçmişte kalmış bir dönemin hikayesidir. Bunda, ulusum için ve gelecekteki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktalar belirtebilmiş isem, kendimi mutlu sayacağım. Efendiler, Bu konuşmamla, ulusal hayatı bitmiş sanılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını, bilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan bu yana çekilen ulusal felaketlerden doğan uyanışın ve bu sevgili vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.

Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Yazar Notu:

Tarih kaynakları 6 gün süren bu hitabın hiçbir yerinde sesi titremeyen Atatürk’ün son sayfaya geldiğinde cümleleri söylemekte çok zorlandığını, “gelecekteki çocuklarına” yazdığı son satırları gözyaşları içinde okuduğunu anlatıyor. Onun gözlerinin yaşını silerek Türk Gençliği’ne armağan ettiği bu cümleleri, ben de gözyaşlarımı tutamayarak, bizzat Nutuk’tan alıntılayarak, okuduğunuz bu içeriğe döktüm. Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlerden biri olarak içeriğin son sayfasında verdiğim söz, benim ve eminim ki nice Türk Gencinin Atatürk’e cevabıdır. Biz buradayız. Gençler kendi tarihlerinden bile bir haber sananlara inat bir çift mavi gözün ışığında, Nutuk’un sayfalarında, bize bıraktığı son satırlarla cumhuriyetimizin 100. yılını coşkuyla kutlayacağız

Vazifelerimizin bilinciyle, fikirlerinin izinde, emanetin kalbimizde yürüyecek, bir gün cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersek bahanelerin arkasına saklanmayacağız. Çünkü muhtaç olduğumuz kudretin mevcudiyetini de biz, yine senden öğrendik.

Bu gönderinin tüm grafiklerine buradan ulaşabilirsiniz.

Yorum Yazın

Navigate
Verified by MonsterInsights