Aralık 2019

2 Posts Back Home
Showing all posts made in the month of Aralık 2019.

Üniversitenin Ardından | İş Hayatı

Üniversite hayatının bir parçasında, belirli bir karar mekanizması odağında kendinizi mezun olduktan sonra yapacaklarınızla ilgili sorgulamaya başlıyorsunuz. Genellikle bunun lise son sınıfta bölüm seçerken, yapmak istediği mesleğe karar verme olarak algılayanlar olsa da ben 2 üniversitelik tecrübemle bunun yanlış bir düşünce olduğu kanaatindeyim. Asıl kararınızı, seçtiğiniz bölüme adapte olup olamadığınızda ya da ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu net bir biçimde gözlemlediğinizde veriyorsunuz. Ben kendimi bildim bileli, İletişim Fakültesi diye yanıp tutuşan bir insandım. Yazmak, okumak, konuşmak, göz önünde olmak ve kendimi ifade etmekte daha özgür olduğuma inanan bir parçamla üniversite hayatımı bu yönde çizmek istedim. Bu noktada kendimi tanıdığıma ve karakterimi iyi analiz edebildiğime inanıyorum. Çünkü ne okuduğum bölümden ne de şu anda yapmakta olduğum mesleğin getirilerinden pişmanlık duymadım. Çevremden gördüğümün aksine ben, seçimimin sonuçlarından mutluluk duydum. Bu belki biraz şansla, biraz hırsla alakalıdır, inanın bilemiyorum.  Mesleğime karar verme sürecim çok uzun sürdü diyemeyeceğim. Lisans eğitimimde Yeni Medya ve Gazetecilik…

Kabullenişin Çaresiz İnkarı

Bir avuç güneş sızdı penceremden içeriye, sessizce yeniden doğan güneşi izledim. Her gecenin ardından geleceği belliyken gündüzün, karanlığın tüm gece yarattığı korkuyu düşledim. Bir gece bir karara uyanmak zorunda kaldığınızı bilerek koyuyorsanız başınızı yastığa, bir his doğuyor insanın ruhuna. Ya o güneş bile yetmezse içinizi aydınlatmaya? Sonra düşünmeye, düşlemeye başlıyorsunuz. Muhattap olduğunuz bir tek kendiniz, içiniz. Soru aslında basit, ‘Ben ne istedim?’ ‘Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir’ demiş Goethe. Benim cehennemim genelde içimde. Dert ettiğim her şeyi fiziksel bir sancıya dönüştürecek kadar çok büyütüyorum içimde. Galiba bu hayatta en çok istediğim şey, kendimi olduğundan daha farklı bir hassasiyet seviyesinde yeniden tanımak olurdu. Cam kırıklarının üzerinde yürürken bile gülümsemeyi öğrenebilmek isterdim. Keşke bastığım her yer kanasa bile asla belli etmeyebilseydim.  Bir nefes vermek kadar kolay olsaydı keşke bazı şeyler, ruhuma karışan her şeyi, yutkununca kaybetmek isterdim. İçim inlese huzursuzluktan, dışım kahkalar atsın, tüm huzursuzluklarım yerini doğru kararlara bıraksın isterdim. İnsanlara yüklediğim…

Navigate