Blog Yazarından Birkaç Cümle: Bazı insanların hayatınıza katılışının sunduğu değer paha biçilemez, sanki yolunuzun bir noktada kesişmesi bu karmaşanın arasında size sunulmuş bir hediye gibidir. Ebru da benim için onlardan biri. Naifliği, eğlenceli hali, güçlü tavrı ve her ne olursa olsun bir arkadaştan alabileceğiniz en güzel duyguları hayatınıza kendi yorumuyla katışı.. Canım Ebru, önce hayatıma sonra kendimi öyle ya da böyle ifade etmeye çalıştığım bu gökyüzüne dokunduğun için çok teşekkür ederim. Bu blogun okuyucuları eminim ki seni çok sevecek, o yüzden en kısa zamanda bir blog açtığın haberini almayı canı gönülden diliyorum. Daha sonra seve seve, büyük bir heyecanla seni Konuk Yazar kategorisinde ağırlayacağım. Bana hayatı en güzel noktasından sevmeyi hatırlatan gözlerindeki o ışık hiç sönmesin. Elinin değdiği her şeyi güzelleştirdiğini asla unutma. Çünkü bu çok nadir sahip olunan bir özellik. Güzel yüreğine, cesur kalemine sağlık. İyi ki yazdın! Söz Sırası Sende: Ebru Ceylan Özcan Herkese merhaba, öncelik canım Ece, bu…
Gece Sürücüsü | Evren Ata Deniz
Uykuyu kaçıran çok şey vardır bu hayatta. Hele benim gibi takıntılı biriyseniz. Geceler saat saat bölünür, bir noktada ne zaman uyuyorsunuz ne zaman uyandınız ucunu kaçırırsınız. Aklınızda cevaplanamayacak sorular birbirini çoğaltır, bilinmeyenler ve deli gibi merak edilenler labirentinde yolunuzu kaybedersiniz. Yapabileceğiniz tek şey sabretmektir, yapılabilecek en zor şey de sabretmektir. Peki yok mu alternatif? Yok mu başka bir seçenek? Bisiklet! Benim için bisiklet. Dünya üzerinde bir sürü kimyasal var. Aklınızın yükselttiği nabzı düşürecek ve size sahte bir uyku sunabilecek. Ama bu gerçektir. Saat 3:00, 4:00 ya da 5:00, bu sularda, kıyafetlerimi giyip bisikletime atladığımda şehrin sessizliğinde sadece tekerleklerin altından akan asfalt sesini duyarım. Bacaklarınızdaki, kollarınızdaki, sırtınızdaki ve vücudunuzun geri kalan her yerindeki yüklenme, ağrı, hepsi gerçektir. Bisiklette hayatta da olduğu gibi fedakarlık ve birliktelik önemlidir (toplu turlara ve yarışlara başka bir yazıda değineceğim için şimdilik bunu size kendi kendinize anlamlandırmaya bırakıyorum). Gece, yani zaten tek başınıza yaşadığınız bu mükemmel tecrübeyi…
Yazmak Nedir? | Sayid Gengeç
Nedir yazmak ? İnsan neden yazar ? Yetmez mi söylemek ? Yetmez. Yazmak derdini anlatmaktır kağıtlara , yazdıkların söylemediklerindir , olur ya hani boğazına düğümlenir de söyleyemezsin derdini, yazarsın o zaman, sevdin mi bir kere yazmayı vazgeçemezsin yazmaktan bütün denizler mürekkep , bütün ağaçlarda kağıt olsa sana, doyamazsın. O kadar zevklidir ki yazmak, yazdıkça yazası gelir insanın doldurur sayfalarca.. Özlemdir yazmak, özlediklerine yazarsın özleyipte yanına gidemediklerine, bir mesaj kadar uzaktır özlediklerin mesafeler engel değildir yazmaya yeter ki sen, yazmak iste. Peki en son ne zaman bir kadına şiir yazdın ? En son ne zaman bir kadını ona şiir yazabilecek kadar çok sevdin ? En son ne zaman sevdiğin kadına şiir okudun ? En son ne zaman bir kadını şiir okuyabilecek kadar çok sevdin ? Sen yazmasan da , okumasan da kadınlar şiirdir dostum . Gerçekten seven kişi sen değilsen eğer onu asla okuyamazsın , anlayamazsın . Kadın insanı vezir mi…
Kızıma! | Mustafa Ak
Kızıma! Memleketin Bütün Gençlerine! Bir aile düşünün, ancak hissedin. Bir baba düşünün ben tarif edeyim. Baba bir kalenin dış surları gibidir. Aileye dışarıdan gelecek her türlü kötülüğe ve fenalığa göğsünü siper eder. İşte o yüzden evin direği babadır! Anneyi düşünün kılı kırk yarıp kale içinde yemektir, temizliktir, giyim kuşam vs. ‘anne’ bilir. Size gelince memleketin evlatları.. Siz evlatsınız ailenin olmazsa olmazlarısınız! Evlatlarım hayat mücadelesinde sizleri üzecek olaylar veya içinden çıkamayacağınız durumlar ile karşılaşacaksınız. Önce sabredin. Çünkü başınıza gelen her türlü iyilik veya kötülük ilahi adalettendir. Şöyle düşünün ki bir imtihandayız…Hayatımızda çok kötü günlerimiz olacak. Eee hayat mücadelesi. İyi günlerimizde olacak hepsine şükredin! İş alemidir, sınavdır stres içinde olacaksınız kendinizi resetleyin en iyi günler diye umut edip devam edin. Kızım… Ben sana dünyaları veremedim. Köşklerde, konaklarda yaşatamadım. Ama ben sana varlıkta yoklukta yaşamayı, insanları sevmeyi, herkese iyi davranmayı, memleketime hayırlı bir evlat olmayı, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda yürümeyi öğrettim. Mirasım…
Simge Akdağ’ın Kaleminden
Hayata açılan penceremden uzaklaşırken,aklıma açılan son kapıdan geçiriyorum seni. En derin sevgilerimi ağırladığım,kapısını geleceğimle mühürlediğim en güzel anılarım arasında, hatırlanınca yüz güldüren temiz bir mazisin şimdi. Bir kaç gün önce nasıl gülücükler karşılardı seni, yarın hatırladığımda aynı gülücükler eşlik edicek hatırana. Umarım sana anımsamaya değer tek bir an hediye edebilmişimdir. Zira bende epey fazla hediyen var. Hediye demişken, hayat en güzel hediyedir ya insana hayalini kurduğu hediyeyi alan bir çocuktum seninle.Nereden bilebilirdim ki hayalini kuramayacağım hediyeler alacağımı. Nereden bilebilirdim ki sonu olmayan bir güzelliğe kavuşacağımı. Sen gittin ya tüm gidişlerin içinden en kalınası olan bu olsa gerek. Gidişinle hayatıma kocaman bir iz bırakıpta gittin. Kalabildiğin bir insanın en içten dilekleriyle gittin. Kalabildiğim bir yüreğin sıcaklığını yanına alarak gittim. Sen giderken beni de benden alıp gittin.ben seni en derinden en güzel şekilde sevdim halada kalbimin en güzel yerinde en özel insansın ve ben seni hala seviyorum sevdiğini söylemek yürek ister derler ben yürekten her…
Okuyucularımın Kaleminden 2
Çok içten gelen yazılarım var benim. Bazen öylesine yazıp geçtiğim, bazen topluma yanlışlarını göstermek için bir başlık altında, onca insan arasında bu ülkenin vatandaşı olarak seslendiğim. Berkin Elvan içinde bu blogtan bağırdım, Özgecan içinde. Aşık olduğumda en heyecanlı halimle kelimelere sarıldım, kırıldığım zamanda yine burada ağladım. Ben hep yazarak anlattım derdimi. ‘Okuyucularımın kaleminden’ demiştim daha önce. Attığınız mailleri, yazdığınız cümleleri, bana ulaşmak adına verdiğiniz bütün savaşı bir yazı altında toplayıp sizi, sizden gelenleri yine burda biriktirmiştim. Bu yazı bugün yine sizden gelenler için, bana kattığınız bütün değerler için. Sıkı sıkı bu bloga sarılmamı sağlayan, bir kaç cümlenizi yine size armağan etmek için. İnsana yazmayı sevdiren ne varsa, bu bir kaç eleştiri içerisinde gizli ve yine her detayı bana sevdiren, bu başlık altında yüreğinizi seslendiren sizin düşünceleriniz için: 2 Eylül 12.42 Geleceğin en iyi yazarlarından birine yazmamak ayıp olur. Şimdiden arayı iyi tutalım ki yarın öbür gün imza almak istediğimde beni…
Okuyucularımın Kaleminden
Çoğu zaman yazıların ardından oturup saatlerce gelen yorumlarla, mesajlarla, maillerle ilgileniyorum. O kadar güzel mesajlar geliyor ki bazen hiç tanımadığım o insanlara sıkı sıkı sarılmak istiyorum. Uzun süredir yazmadım, yazmadığım içinde tepki aldım. Yeni yazı istiyoruz, yaz artık dediler. Neyi yazayım ki diye düşünüp durdum. Ve galiba sonunda beş yıllık blog hayatımda ilk kez bir yazıyı okuyucularıma ayırıcam. Attığınız mesajlarla hiç övünmedim şu zamana kadar. Kimseye göstermedim, biz bize olduk hep. Ama bugün 12.746 okunma sayısına ulaştık. Ve bunu sizlere borçluyum. O yüzden bu yazı, okuyucularıma hitaben. Gelen onca mesajın arasında ulaşabildiğim mailler, yorumlar işte hepsi bu yazının içinde olucak. Hep benim gözümdeki sizi anlattım durdum. Şimdi sizin gözünüzdeki beni görme zamanı.. 5 Nisan 2015 23:17 Bu maili aldığında ne hissedersin bilmiyorum. Ben senin gibi güzel yazamam ama söylemem gereken şeyler var. Sivri Köşede yazarlık yaptığından beri takip ediyorum seni. Kendi blogunu açman bence verdiğin en doğru karar oldu. Seni…