Kasım 2016

4 Posts Back Home
Showing all posts made in the month of Kasım 2016.

Okuyucularımın Kaleminden 2

Çok içten gelen yazılarım var benim. Bazen öylesine yazıp geçtiğim, bazen topluma yanlışlarını göstermek için bir başlık altında, onca insan arasında bu ülkenin vatandaşı olarak seslendiğim. Berkin Elvan içinde bu blogtan bağırdım, Özgecan içinde. Aşık olduğumda en heyecanlı halimle kelimelere sarıldım, kırıldığım zamanda yine burada ağladım. Ben hep yazarak anlattım derdimi. ‘Okuyucularımın kaleminden’ demiştim daha önce. Attığınız mailleri, yazdığınız cümleleri, bana ulaşmak adına verdiğiniz bütün savaşı bir yazı altında toplayıp sizi, sizden gelenleri yine burda biriktirmiştim. Bu yazı bugün yine sizden gelenler için, bana kattığınız bütün değerler için. Sıkı sıkı bu bloga sarılmamı sağlayan, bir kaç cümlenizi yine size armağan etmek için. İnsana yazmayı sevdiren ne varsa, bu bir kaç eleştiri içerisinde gizli ve yine her detayı bana sevdiren, bu başlık altında yüreğinizi seslendiren sizin düşünceleriniz için: 2 Eylül 12.42 Geleceğin en iyi yazarlarından birine yazmamak ayıp olur. Şimdiden arayı iyi tutalım ki yarın öbür gün imza almak istediğimde beni…

Bir tutam hata, çok şey katar insana..

Hepimiz için yazılmış bir kader var. Gideceğimiz yerler, hissedeceğimiz güzellikler. Hepsi, yaşayacağımız her şey bir köşede yazılmış bekliyor bizi. Hangi kararları vereceğimiz, aslında onca seçenek arasından hangisini seçip hangi yolda ilerleyeceğimiz. Her birimizin kendi hikayesi var aslında. Kimimizin şarkılarla anlattığı, kimimizin yaşayıp kendine sakladığı, bize ait olan bir dolu özgün hikaye. Hayallerimiz, tecrübelerimiz, hüzünlerimiz, sevgilerimiz. Her yeni gün bir başkasının anlattığı hikayeye özenip kendi senaryomuzu biraz olsun değiştirdiğimiz. Hayat elbette bir armağan. Geçmişte, bugünde ışık tuttuğumuz ne varsa bize sağlanan bir imkan. Geçmişe takılıp kalanlar için aslında bu yazı. Kendileri için en iyisini isteyenler ama hatalarının gölgesinde kalmaktan ileriye gidemeyenler için. Dedim ya hayat bir armağan. İçinde ağlamakta var gülmekte, sevmekte var sevilmekte. Her şey bu güzel armağanın içinde. Elbette hatalarla dolu yürüdüğümüz bu yol. Bizi biz yapan, olgunlaşmamızı sağlayan yanlışlarda saklı. Dönüp nefes aldığınız onca yıla bakınca pişmanlık duymayın. Asla seçimlerinizi yadırgamayın. Bizim için yazılmış bir kader var, onun…

Bir Çocuğun Çıkaramadığı Ses Olmak Zorundayız!

Nasıl başlayacağımı bilemediğim nadir yazılarımdan biri. Söze girdiğim noktada kuracağım cümlelerden değil belki ama farkedeceklerimden korkuyorum. Dün gece gündeme bomba gibi düşen o yasa tasarısı hakkında elbette bu yazı.  Herkes kadar bende çekiniyorum elbet, malum günümüz Türkiyesi düşünceleri yazmayı bırakın sesli olarak dile getirmek için bile oldukça tehlikeli. Altı adam, ellerinizle -ellerinizle diyorum çünkü bu iğrenç insanları o meclise taşıyan sizlersiniz-meclise soktuğunuz, Hiçbir olay için bu kadar çabalamayan altı milletvekili gecenin bir vakti bir yasa tasarısı götürüyor meclise. ‘İstismara uğrayan mağdur, failiyle evlensin’ diyorlar. Güç bela kaldırılan çocuk yaşta ki evlilik bir anda gündeme tekrar geliyor, lakin bu kez istismarı yapan alçaklar affedilip sözde ailesinin başına dönüyor. Olacak şey mi Allah Aşkına? Vicdana, umuda, demokrasiye her şeyi geçtim bekçiliğini yaptığınız ahlaka sığar mı? İyi niyetle yola çıkmışlar sözde, bunun neresi iyi niyet? Küçüğün rızası diyor Adalet Bakanı. Benim ülkemin adaletini koruyan adam utanmadan ‘küçük’ ve ‘rıza’ kelimelerini aynı anda kullanıyor.…

PANTENE ALTIN KELEBEK REZALETLERİ

Ne modayla ne de makyajla bir ilgisi yok şu an okuduğunuz satırların. Kim ne giymiş, neden gelmiş, kimle gelmiş, ünlüler dünyasındaki son gelişmeler neymiş üzerine saatlerce düşünüp eleştiri yazıları yazan birisi olmadım hiç.  Zaten bu kişisel bir blog ve amacı yalnızca hikayemi daha iyi anlayıp sözcükler vasıtasıyla benimle bir bağ kurmanız. Ama.. Dün gece Kanal D ve CNN Türk’ten canlı olarak yayınlanan ‘Pantene Altın Kelebek Ödülleri’ hakkında az sonra yazacağım satırlardan dolayı tüm okuyucularımdan özür diliyorum. Çünkü göz dolduran bir blogta böyle bir yazı, basitleştirme çabasının kısmen bir yansıması. Ancak yazma, açıklama amacım diğer bloggerlardan oldukça farklı. Evimde oturduğum sakin bir Pazar akşamında kumandayla kanalları dolaşırken rastladım bu rezalete. Ödül törenlerini severim normalde, halkın seçimleri bir nevi Türkiye’nin psikolojik analizini yansıtır çünkü. Üzerine tez bile yazılır, Türk insanı izlemekten çok yaşar, yaşattırır. Ancak dün gece yayınlanan o tören medya tarihinin yüz karasıdır. Hani olur ya ilkokul birinci sınıfta okumayı söken çocuklara…

Navigate