Kırık Kalbin Hazineleri

Son zamanlarda biraz dengesizim. Karantina sürecinden mi bilmiyorum ama kendimle bu kadar baş başa kalmak oturup düşündüğüm, hissettiğim her şeyle yüzleşmek zorunda bıraktı beni. Bir süredir aynaya baktığım zaman gördüğüm kadına karşı yabancı hissediyorum. Bu sanırım alışık olduğunuz onca şeyden koptuğunuz vakit rastlaştığınız bir durum. Kendime baktığımda bazı şeyleri yitirmişim gibi geliyor nicedir. Geçen yıl çok başka bir ruh halinde, çok başka hedeflerin ortasında, sonu olmayan bir savaşta zafer kazanmaya çalışırken bugünlerim bir miktar daha carpe diem.

Hadi açık konuşalım biraz..

Çoğu insan bunun farkında, uzun ilişki sonrasında yalnızlıkla geçen bir yılın içinde olmamdan kaynaklı bir durum bu, aşikar. Şimdilerde daha sert bir kabuk var sanki dışımda, bilmem neden, bir miktar daha umursamaz haller içerisindeyim. Doğrular, tabular sıkı sıkıya bağlı olduğum ne varsa hepsi bir başka gözüküyor gözüme. İnanmaya kördüğüm bağlı olduğumu sanırken, yeniden yapar mıyım sorusuna ‘asla’ dan başka cevap şansı bırakmıyorum. Mutsuzluk değil yaşadığım şey, öyle algılanmasın. Aksine, geçen senelerde doğru düzgün mutlu olamadığımı anlayacak kadar nefes alabiliyorum ilk defa. Hani Erkekler ve Stratejiler yazısında söz etmiştim, onların büyüdükçe değişen ruh hallerinden. Kadınlarda biraz bunun tersi oluyormuş sanırım, komik. Şimdi, döndüğüm köşede aşık olacağımı bilsem hür irademle geriye doğru yürürüm. Bu aşka küsmek değil. Ben aşk ile gelen her duyguya aşık bir kadınım. Üzerine saatlerce yazar, hala içinde bu duyguya rastladığım her şeye gülümseyerek yaklaşırım. Ama şimdi, bu halimle o kadar barışığım ki, bu duygunun geldiğini bilsem ertesi güne uyanmayı beklemem. O heyecanı, birini gözünüzde şahlandırma ihtiyacını belirli noktalarda özlüyorsunuz tabi ki. Sonuçta hayatınızda bir çarpıntı sebebi, adrenalin kaynağı. Ama paraşütle uçaktan atlasam da onu yaşarmışım gibi geliyor, bir insan için kalbim delirmişçesine çarpmasa da olur. Komik ama hani şu an oturmuş aşkı bekliyor olsaydım eminim ki telefonum bu kadar çok bildirim sesiyle sarsılıyor olmazdı. Garip, ne kadar umursamazsanız o kadar çabuk önünüze seçenek sunuyor hayat. Gülüyorum bu duruma, yalnızlıkla barışmayıp kıvranıyor olsaydım, depresyonun eşiğinde umutsuzluk dolu günlerimi sayacaktım. Şimdi bununla mutluyum dedim ya, inadımı kırıp birine bir şans vermek eminim ki çok yakın. Bununla sınanmam umarım. Çok uzun zamandır derin derin nefes alabiliyorum. Çünkü benim kontrolüm dışında beni üzebilecek hiçbir şey yok hayatımda. Bütün ipler bende, her şey mantık çerçevesinde.

Duygu karmaşasından arınmış bir kurgusal benlikle yola devam etmek.. Hep böyle bir insan olmak istemiştim duvar dibine çöküp ağladığım o günlerde.

Canım yanmasın lütfen, ruhsal olarak çektiğim bu acıyı fiziksel olarak hissetmek istemiyorum artık dediğim her günde, o hassas yanıma sert bir kabuk yapabilseydim keşke diye içlenirdim. Daha güçlü karşılayabilseydim, duyduklarım, hayal kırıklığı ile sınandıklarım bu kadar kolay yerle bir edemezdi beni. Böyle söylerdim. Yani düşününce doğru bir duaymış aslında. Hep şikayet ediyorum gerçi ama duyguları o kadar uç noktalarda yaşayan bir kadın olmasaydım hissettiklerimi yazabilmek bu kadar kolay olmazdı. Artısı ve eksisiyle bu da benim bir parçamdı işte. Şimdi düşününce bütün ipler benim elimde. Beni sadece ben üzebilirim. Ki zaman zaman bunu yapıyorum. Kendimi yüzleştiriyorum unutmak istediğim her şeyle. Bilerek ağlatıyorum. Bu hassas kalbe karşı zafer kazanmak için böyle bir yöntem buldum. Ve garip ama işe yarıyor. Elimi ayağımı çektim ben bu işlerden diyecek halim yok tabi ki, göz kırpamıyorum ama siz öyle bir varsayımda olun. Ben sadece aşka koşmuyorum, zaten bir şekilde herkesin kaderinde parlayan o insan, bir yerlerde ikimize hazırlanıyor. Sonucunda karşılaşacağım her duyguyu göze almaya hazır olduğumda, yeniden denemek zaten çok güzel olacak.

Bu konuştuklarımıza kırık kalpten bize kalan hazineler diyebiliriz.

Evet, belki çok üzücü şeylerle yüzleşiyoruz, çok kayıp veriyoruz ama baksanıza geriye hiçbir şey kalmıyor kötü olan. Üstelik çok rahatlıkla, geçen senelerin ardından baktığınızda gülüp geçebiliyorsunuz. Öyle tatlı bir gülüşten bahsetmiyorum, ciddi bir kahkahadan söz ediyorum. Bir farkındalık geliyor, kimlerle muhattap oldum ben farkındalığı bu. Erkekler ve Stratejiler yazısından hatırlıyorsunuz.
Yani yüzleşmek kaçmaktan daha güzel bir seçenek, tüm huzursuzlukları alıp götüren, insana derin derin nefes aldıran bir şey. En yalnız anınızda bile gülümseten, kontrolü elinizde tutmanın gücünü hissettiren.

Aşk güzel bir şey tabi ki ama pişmanlık dolu bir aşkı hep utançla hatırlayacağınıza, en çok kendinizi sevmeyi öğrenmek daha mantıklı bir karar. Aksini düşünüyorsanız, şimdiki Ece’yi değil bir önceki yazıları okursanız daha iyi anlaşırız sanırım. Her kategoriye bir tutam aşk bırakmışlığım var çünkü.

Yarın şunlardan çok daha farklı bir şey hissediyor olarak uyanabilirim, malum yazının başında da söyledim. Bu aralar biraz dengesizim. Ama ben ne olursa olsun aynada gördüğüm bu yabancı kadını sevdim. Daha deli, oldukça umursamaz, biraz fazla cesaretli ama onda gördüğüm, acı bir gülüşten daha ötesi. Güçlü, belki bir miktar bencil ama çok daha tutkulu bir gülümseme yüzündeki. Tamamız biz böyle yani. Kontrol artık tamamen bizde, bütün sorunları teker teker çözdük birlikte. Sanırım geriye söyleyecek tek bir şey var. Sıradaki?

orum yapılmış

Yorum Yazın

Navigate
Verified by MonsterInsights