Lüzumsuz Drama

Bir drama queen olarak söz konusu ilişkiler olduğunda dert dinlemekten nefret ederim. En yakın arkadaşlarımın bile aşk hayatlarına dair hiçbir detayı bilmiyorum çünkü genellikle dinlemediğim için anlatmamayı tercih ederler. İki kişi arasındaki sorunlar bende otomatik olarak bir kusma isteği yaratıyor. Böyle önemsiyormuşum gibi de yapamıyorum çünkü tahammül edemiyorum. Bu durumun temelde daha önceki ayrılık psikoloğu deneyimlerime dayandığını düşünüyorum.

Bence bizim toplumuzda bir yalancılık hastalığı var. Arsızız bu konuda. İlişkilerde dürüstlük namına hiçbir şeye sahip çıkamıyoruz. Bunun en genel tanımını da hep ‘Sorun Çıkarmamak’ için söylenen beyaz yalanlarla bahane edip açıklıyoruz. Dürüst olabilsek, tamamen kendimiz olmayı becersek hiçbir sorun kalmayacak aslında. Karşıdaki insana en kötü hallerimizi bile olduğu gibi gösterebilsek, yürütüp yürütemeyeceğimiz ilişkinin daha en başından belli olacak. Ama yok, o lanet olası canım cicim zamanında herkes bir aşka susamış melek oluyor. Sanki cennetten düşüp omzunuza konmuşçasına bir tatlılıklar, hiç böyle hissetmedimler, sen nereden çıkıp geldinler.. Kabul, belli bir süre bende yaptım bunu. Yaptığım için bu kadar rahat yazabiliyorum. Ama yeter. Artık biraz büyümek gerekiyor, olgunlaşmak lazım.  O yüzden bu yazıda genel olarak, gelişine sallayacağım. Herkes gardını alsın, konumuz lüzumsuz dramalarınız.

‘İlişki Yapamıyorum’ Draması

Şimdi bir kere önceliği şu ‘İlişki Yapamıyorum Ben’ tayfasına verelim. Bir ilişkiye hazır değilim diyenler kudurmasın. Onlardan söz etmiyorum. Hani sorumluluk alamadığını iddia eden, seri katil kılıklı insan tipi var ya, onlara söylüyorum. Böyle flört etmekte hiçbir sorun görmeyen ama iş tek kişiye sadakate gelince ‘Ben karaktersizim’ diyemeyip ‘İlişki yürütemiyorum, ilişki insanı değilim ben’ diyenler. Sizden bahsediyorum. Son zamanlarda da bir çoğaldı bunların sayısı, popüler oldu bu söylem. Çok üzgünüm arkadaşlar, acı gerçeklerle yüzleşin. İlişki yapamamak diye bir şey yok, bir kişiyle devam edip diğerlerinden vazgeçememek diye bir şey var. Kaç yaşına gelmiş insanlar tanışma yolunda aylarca flört ediyor. Ya siz kafayı mı yediniz?

Flört dediğin karşındakini tanımaya çalıştığın, ‘Bu gerizekalı ile ben anlaşabilir miyim acaba?’ dediğin aşamadır. Bu boydan boya bir süreç değil ki. Bakarsın, tanırsın, ya elini tutarsın ya da hoşçakal der yoluna bakarsın. Aylarca ilişki adımı atamadıklarını iddia edip flört mantığı altında konuşmaya devam ediyorlar. Ay bir de buna bahaneler sıralamışlar kendi kafalarında yok işte büyüsü kaçmasın, yok doğru insan değilse ne yaparmışsın.. Bunu çoğunlukla erkekler kullansa da kızların da geri kalır yanı yok bu durumdan. Bu seçenekte iki tarafta istemiyorsa adım atmayı, ikisi de başka başka insanları yedekte tutmaya devam ediyor demektir. Bunda sorun yok. Herkesin kendi hayatı. Beni uyuz eden, bir taraf hazırken diğer tarafın ‘Ben ilişki yapamıyorum’ insanı olması. Hah, bu noktada sinirler epey bir geriliyor. Diyelim ki böyle saçma sapan bir durumun içindesiniz. Adam ilişki yapamadığını söyleyen bir andaval, siz de yazık kıyamam duygularına engel olamayan bir zavallısınız. İşte burada, flört adı altında aylarca sürüyor bu saçma muhabbet. Adını ilişki koymaktan başka ilişkiye dair her şeyi yapıyor ama kısıtlamalardan kurtulmak ve bekarlığı bırakmamak için flört deyip geçiyorsunuz. Kurtulun arkadaşlar, hayatınızda böyle bir tip varsa acilen kurtulun. Ömür tüketir bu dramalar, ne ileri ne de geri gidebilir, aynı yerde tüm umudunuzu yitirir, kendinizden geçersiniz.

‘Psikolojik Problemlerim Var’ Draması

Bir de bunun ağır vasıta versiyonu var. Psikolojik problemleri olanlar. Hani ilişki yapamamasını ve bunu yürütememesini bu sebebe bağlayanlar. Ay yazarken bile kusma isteğim pekişti. Ya ne psikolojik problemi Allah aşkına, dengesiz misiniz? Hayatında sorunlar varmış, bizimki çünkü bal dök yala. Herkes çok mutlu, piyango bir buna vurdu. Genelde şöyle diyor bu ağır vasıtalar ‘Psikolojik sorunlarım var benim.. Bir tek sana karşı değil herkese böyleyim.. Ailemle kötüyüz.. Bilmediğin şeyler var..’ Allah Allah bak sen şuna ya. Dünyanın bütün dertleri yazık bunun omuzunda. Sorunun varsa, ver seans parasını git psikoloğa. Ailevi sorunlar canını sıkıyorsa bunu ailenle hallet. Karşındaki insan senin sorunlarının yükünü taşımak zorunda mı? İlişki dediğin insanı mutlu eder, ee bu karşıdaki hep mutsuz zaten. Sana bir faydası olmayacağı aşikar.

Hayatınızdaki insanları kafanızda doğru kodlayın. Kimse kimsenin psikoloğu olmak zorunda değil, sorunun varsa git tek başına az ötede hallet gel. Başkasının psikolojisini niye bozuyorsun? Bunu genelde yeterince olgunlaşamamış, ergenliğin derin baskısından kendini kurtaramamış tipler yapar. Ömür tüketen bu dramalar genellikle saçma sapan davranışların sonunda kendini kurtarmak istediği zamanlarda gelir. Dengesizliği sizi de bozar. Uzak durun, psikolojik sorunları olan gidip hastaneye anlatsın. Ülkede bir tane psikolojisi düzgün insan kalmadı zaten bir de seni mi çekeceğiz?

‘Benim İçin Çok Değerlisin’ Draması

Şimdi bu flörtün belli bir döneminden sonra malum soru akılarda yer etmeye başlıyor. Diyorsun ki her şey yolunda, hani bir ne olduğumuzu bilelim birbirimizin hayatında. Fazla marjinal kesim bu ‘Biz şimdi neyiz?’ sorusunu kezbanlıkla bağdaştırdı kendince. Soruyu sormaya korkar olduk. Yok işte baskıymış, ne gerek varmış bu soruya. Kendiliğinden olurmuş falan filan. Ne oluyor kendiliğinden ya, bu ne saçma bir savunma. Kanmayın bu oyunlara, bu soru önemlidir. Statü dediğiniz şey, devam eden ilişkinin temelidir. Karşınızdakinin hayatınızdaki yerini belirler, ona göre sınırlar koyar, o sınırlar ışığında adımlar atarsınız. Sosyal medyadaki bu biz neyiz trollerinden sonra iki tarafta bunu dile getiremediği için işler iyice sarpa sardı. Çıkma teklifi diye bir şey vardı eskiden, neyin ne olduğunu biliyorduk en azından. Şimdi o da eskidi, öyle ortada savrulup duruyoruz.

Malum karşındakine ‘Biz şimdi neyiz?’ diye soramayınca farklı yollarla bunun sinyallerini vermeye çalışıyorsun. Sahiplenme, kıskanma en çok tercih edilen sinyal yöntemlerinden. Böyle yaparken tam istediğin cevabı alacaksın karşı taraftan bu cümle geliyor. Diyelim sinyalleri verdin, ya da delikanlı gibi ‘Hayatındaki yerimi bilmek istiyorum’ dedin. Bu dramada cevap asla sekmez. ‘Sen benim için çok değerlisin’ diye bir cümle duyarsın. Allah Allah bak sen şu işe. Ne demek bu şimdi? Ben söyleyeyim. ‘Sen bekle, ben bir daha değerlisini bulabilir miyim diye bakıp geleyim’ demek. Ya olur ya olmaz, ne yoruyorsunuz insanı. Adam gibi flörtünü et, kararını ver, yoluna devam et. Ne kafa karıştırıyorsun? Bu lüzumsuz felsefe niye?

‘İşine Geliyorsa’ Draması

Ay ömrünüzde bir kere böyle birine denk geldiyseniz travma yaşamışlar kervanına katılmamanız mümkün değil. Bu tipler genellikle uğraşmak istemedikleri her durum karşısında ‘Ben böyleyim, işine geliyorsa’ cümlesini kurup sizi cinnet seviyesine getirir. İlişki mi yaşıyorsun yarım pansiyon otel konaklaması mı alıyorsun belli olmaz. Öyle bomboş bir trip ki bu genellikle kendilerini çok marjinal olduklarına inandırıp olan biteni umursamama savaşına girerler. Bu insanlarla iletişim kurmak neredeyse imkansızdır. Çünkü tartışamazsınız. Karşı tarafın misyon edindiği bu drama tarzı bir süre sonra sizi tek kişilik bir delirmenin eşiğine sürükler.

Genelde bu dramanın ilk sinyalinde yolunuzu değiştirmek gerekir ama çoğu zaman bu durum karşısında anlayışlı olma reaksiyonu gösterilir. Bu hikayede yanan her zaman karşı taraftakini değiştirebileceğine inanan polyannalar olur. Ama asla değiştiremezsiniz. Bu drama tarzıyla karşılaşır karşılaşmaz zaten sürdüremediğiniz iletişimi anında kesin. Çünkü ‘Hayır ya, değiştirebilirim, düzeltebilirim’ savaşına girip hırs yaparsanız psikolojinizi alt üst eden yaşanmışlıkların ardından isyan ettiğinizde, emeklerinizin karşılığında duyacağınız tek cümle ‘Yapmasaydın o zaman’ olur.

‘Yediğim Kazıklar’ Draması

Bir kusma isteği yaratan drama daha. Ya banane! Banane geçmişte yediğin kazıktan, banane gidip aldatıldıysan, banane güvenin zedelendiyse. Neyim ben güncelleme programı mı? Şu insanlara birinin yaşanan her ilişkinin tecrübe olduğunu anlatması gerekiyor artık. Milattan önceki sevgilisi gidip bunu en yakın arkadaşıyla boynuzladı diye sen ilişkin boyunca eziyet çekiyorsun. Kavga, kıyamet. Her adımın sanki aynısını yaşatacakmışsın gibi bir baskıyla sürüyor. Arkadaşlar atlatamıyorsanız niye başka biriyle ilişkiye başlıyorsunuz? İnsanlar sizin psikologlarınız ya da antidepresanlarınız değil. Geçmişte yediğiniz kazıkların vebalini niye günahsız kişiler ödüyor?

İlişkilerin arasındaki yalnızlık dönemi bu yüzdendir. Bir öncekinin sende yarattığı hasarı tamir etmeden bir başkasıyla yola çıkmazsın. Yalnız kalmıyorlar ki. Bizim ülkede yalnız kalmak diye bir şey yok. O aşamayı bir başkasıyla geçirme hırsı var. Hop biten bir ilişkinin ardından hemen kendini oyalayacak başka bir şeye başlıyor. Bir dinlen, bir nefes al ki karşındakinin ilişkiye olan inancını da tüketme. Benden size tavsiye. Birini tanımaya başladığınızda ilk sorunuz bir önceki ilişkisinin üzerinden ne kadar zaman geçtiği olsun. En az 3 ay süre çıkmıyorsa ağzından o insandan acil uzaklaşın. Çünkü yaşadığı hiçbir şeye saygısı yoktur. Klişe ama gerçek, ayrılıklar da ilişkilere dahildir. Ve ayrıldıktan sonraki davranışlarınız, karakterinizin vitrinidir. Ayrılıktan sonra hemen arayışa giren insan karaktersizin tekidir. Dolayısıyla da böyle insanların hayatında sadece bir önceki ilişkinin devamı olursunuz. Yeni bir başlangıç böyleleri için ne yazık ki mümkün değildir.

‘Sensiz Yaşayamam’ Draması

Öf iğrenç bir drama bu. Zamanında bende yaptım oradan biliyorum. Sevginin ötesinde bir alışkanlığa dönünce her şey bir triplere giriyorsunuz. İnsanın kendisine saygısını kaybettiği en lanet dramalardan biri. Yahu onunla mı doğdun, neden onsuz ölesin? Bu neyin takıntısı? Olmuyorsa, bitir gitsin. Tamam üzülürsün, acı çekersin, belki delirirsin. Ama geçer. Geçmeyen hiçbir şey yok bu hayatta. Sızısı kalır, tecrübesi kalır ama geçer. Neden olmayan şeyleri zorlama sevdamız bu kadar yoğun hiç anlayamıyorum.

Bu hayatta kendiniz dışında her şeyin yokluğunda ayakta kalırsınız. Sadece kendinizi kaybettiğiniz noktada yaşayamazsınız. Bu dramayı bir kez bile kullansanız, sonu hep aynı olur. Birine onsuz yapamayacağınızı göstermeniz demek, her ne yaşarsanız yaşayın onu affetmeniz demek. Sizi incitmesine açık davetiye bırakan bu drama bir ilişkinin en zehirli sarmaşığıdır. Bir kere söylendiği zaman etrafınızı sarıp sarmalamaya başlar, boğulduğunuzu farketmezsiniz bile. Öyle bir anda değil, yavaş yavaş öldürür adamı. O yüzden kendinizden başka hiçbir şeyin sizi öldüremeyeceğinin farkına varın. Ne kendinize bunu yapın, ne de karşınızdaki insana bu gücü tanıyın. Sensiz de yaşarım demekten korkmayın. Onsuz da yaşamak, hele ki dramalarla dolu bir ilişkinin ardından inanın bana çok güzel.

Bu dramaları yaşadığınız zamanları geçirin gözünüzün önünden. Hepsinin ortak noktası, bir zamanlar size bu rolleri kesen insanların sizden sonra bir şekilde düzeldikleri ilişkiler yaşayabilmeleridir. Çünkü bunların hepsi, gereksiz oyunlardan ibarettir.

Asla ilişki yürütemediğini söyleyen o insanın dört dörtlük sürdürdüğü ilişkisini görür, hayatınızın şokunu yaşarsınız. Sensiz yaşayamam diyen, sizden sonra öyle bir yaşar ki, yalan dramanın ortasında sürdürdüklerinize gömülürsünüz. Ben böyleyim, işine geliyorsa diyenin bir başkası için nasıl değiştiğini izler, anlam veremedikçe üzülürsünüz. Sorun siz değilsiniz, sorun bu dramaları hayatınıza sokan yanlış seçimler.. Doğru insan geldiğinde ne stratejiye, ne de gereksiz rollere ihtiyaç duymazsınız. Biz şimdi neyiz diye sormak zorunda kalmaz, yediği kazıkların cezasını çektiğiniz bir döngünün içinde yok olmazsınız.

Sizinle bir şey olduramayan o insanı, hayatta bir şey yapmaya çalışmayın. Çünkü boşa kürek çekersiniz. Her şey, her zaman bu kadar dramatik olmak zorunda değil. Doğruysa, kolaydır. Olacağı varsa, gereksiz dramaya gerek kalmaz. Zaten her şey bu kadar zorken, bırakın aşk kolay olsun. Bırakın herkes doğru olanı bulsun. Yanlışı düzeltme çabası sizi sadece doğrudan saptırır. Ve geriye sadece olur olmadık zamanda hatırlayacağınız lüzumsuz dramalar ve onları size yaşatan figüranlar kalır.

 

 

Yorum Yazın

Navigate
Verified by MonsterInsights