Belki çok geç kalınmış bir yazı. Kelimelerle bütünleşemeyen,kendini belli edemeyen, acının altında sıkışıp kalmış düşüncelerin gecikmiş açıklaması.
Hiç tanımadığım bir kızın adıyla çınladı kulaklarım.Acısıyla ağırlaştı yüreğim, hikayesiyle düğümlendi dilim.Benden sadece iki yaş büyük olan belkide gece başımı yastığa koyduğumda aynı düşlere gülümsediğim birine adadım gözyaşlarımı.
Nasıl böyle olduk biz? Nasıl böyle bir ülke olduk?
Dinine bu denli bağlı, yüzyılların Türkiyesi manşetlerinde bu başlıklarla sarsılalı, aynı acıyla farklı konumlarda içimizi hüzün kaplayalı ne kadar oldu?
Adı Özgecan olmuş, hayalleri, umutları bir erkeğin adiliğinde boğulmuş ne farkeder?
Bugün binlerce tweet atılmış, Taksim siyahlı kadınlarla dolup taşmış, ölüm kadına bir adım daha yaklaşmış ne farkeder? Yarının Türkiyesi yine küçük gelinlerle, tecavüzlerle, kadına yönelik şiddetle anılmayacak mı ?
Erkek yine el üstünde tutulup, çocukluğundan itibaren cinsel kapasitesine yağdırılan övgülerle avunmayacak mı? Tarih tekerrür edip 16 yaşındaki kıza tecavüz eden adama ‘kız kendi rızasıyla yapmıştır’ açıklaması yapılmayacak mı ? Mahallenin başında kocasından dayak yiyen kadının dedikodusu altın gününde fısır fısır konuşulup olduğuyla kalmayacak mı ? Küçücük kızlar dedesi yaşındaki adamlarla evlendirilince Doğu’nun karmaşası Batı da izlenip, televizyon dizilerine konu olmayacak mı ?
Özgecan’ın beyaz gelinlik, kendine benzeyen bir çocuk, mutlu bir aile hayalleri zamanın akışıyla unutulup tarihin kara defteriyle rafa kalkmayacak mı?
Ateş düştüğü yeri yakar. Koskoca bir ülke, bir cinsiyet yanıp kül oluyor her geçen gün bu ateşe daha fazla odun atılıyor farkında değil misiniz ?
Ben cinsiyetimden, güzelliğimden utanmaktan bıktım bu ülkede.
Toplumun baskısı ve erkeklerin ayakları altında ezilen kadınları görmekten bıktım.
Sokakta başım önümde hızlı adımlarla yürümekten, hava kararınca günışığına çıkan korkularımdan bıktım.
Erkek yapar, kadın kendini korusun bakış açısının getirdiği sonuçları görmekten, kadına kalkan ellerden usandım.
Özgecanı anlayabildiğim için o kadar üzgünüm ki.
Yürürken babam yaşındaki adamların bana çevrilen bakışlarının sorumlusunun ben olmadığımı, asıl suçun onlarda olduğunu çığlık çığlığa bağırmak istiyorum.
Cebindeki biber gazıyla ve kıyafetine uygun ojeler sürdüğü tırnaklarıyla hayatı pahasına savaşan Özgecan’ı fotoğrafının altına yazılmış birkaç cümleyle anıp hayatıma devam etmek istemiyorum.
Bir kadın olarak toplum baskısından kurtulmak istiyorum!
Ben bir tane daha Özgecan kaybetmeden çözüm istiyorum.
Çocuklarınıza öğretin.
Cinselliğin ‘ayıp’ başlığı altında konuşulamaz bir şey olduğunu değil, aslında ne kadar insani ama belirli sınırları olduğunu öğretin.
Daha küçücük yaşta erkek çocuklarınıza cinsel organıyla övünmeyi değil, davranışlarıyla övgü haketmeyi öğretin.
Kızlarınıza yasakları değil haklarını öğretin.
Kadınlara çığlık çığlığa ve gururla haykırmayı öğretin. Şiddete ‘dur!’ diyebileceklerini, erkek egemenliğine yenik düşmemeleri gerektiğini anlatın.
Özgecan’ın ve diğer milyonlarca kadının simgelediği bu davanın, bir babanın ve bir annenin yüreğinde açtığı kapanmaz yaranın boşa olmadığını, asla susmayacağımızı anlatın.
Aksini düşünen ve bütün bunlara sessiz kalan onca insana rağmen gururla söylüyorum;
Ben kadınım!
Günümüz Türkiyesi’nde sokağa adım attığım andan itibaren her günüm yaşam savaşı vermekle geçiyor.
Hepsi erkek egemenliği altında ezilmeyen bir cinsiyet için!
Ekonomik özgürlüğü elinde, bilinçli güçlü kadınlar görebilmek için!
Ve en önemliside bir Özgecan daha kaybetmemek için
Hiç görmediğim o güzelliğini solduran ve hissettiğin son duygunun ‘korku’ olmasına sebep olan canilere rağmen, bize daha güçlü savaşmak için bir neden verdin.
Sıcacık gülümsemenin ülkenin her köşesinde ezilen kadınlara umut olması dileğiyle.