Blog

3 Posts Back Home

Yazılamayanları Yazma İsteği

Bazen böyle deli gibi yazmak istiyorum. Tam anlamıyla sokak ağzıyla, ne var ne yoksa sayıp dökmek, isim vererek yaşadıklarımı olduğu gibi aktarmaya hasret kalıyorum. Pucca’nın daha sadece blogger olduğu, olan biteni takma isimlerle yazdığı zamanlardan bu yana başına gelenleri tüm yanlışlarına ve baskıcı bir topluma rağmen olduğu gibi kaleme alan bir sürü bloggerla karşılaştım. Özel hayatlarını korkusuzca yansıtıyorlar ya satırlarına bazen gerçekten imreniyorum. Cesaret işi çünkü. Kim ne söyler diye düşünmeden, olduğu gibi her şeyi internet gibi kabus bahçesi bir ortamda yayınlamak baya deli işi. Günlükler öyle değil mesela küfür ede ede içinden geldiği gibi her şeyi yazabiliyorsun. Hani sadece kendine sakladığın sırların, kimsenin bilmediği hiç olmamış saydığın anıların ya da sadece sana özel, seninle alakalı duyguların. Bu insanlar her şeyi, hepsini bire bir döküyorlar bu satırlara, okurken kahkalarla gülüyorsun, şaşırıp kötülüyorsun ama okuyorsun işte. Öyle ya da böyle çekiyorlar seni kendilerine. Bir ara öyle bir şey denemek istemiştim. Hani…

Kördüğüm

O kadar uzun zamandır yazmadım ki. Defalarca panele girip çıktım oysa. Otobüste başımı cama yaslamış müzik dinlerken binlerce cümle dönüp durdu kafamda, uyumadan önce onlarca konu buldum yazacak. Ne çok eksik, ne çok fazla, yorumlayıp kurdum. Ama ne zaman geçsem bilgisayarın başına bir kelime bile yazamadım. Giriş cümlesi benim için en önemlisi. Doğru bir başlangıçtan sonra akıp gidiyor o yazı çünkü, biliyorum kendimi. Dışarıda kelimeleri ruhumdan süzerken akıp giden o cümlelerden, bilgisayar başına geçtiğim zaman küçük bir parça bile kalmadı. Neredeyse gerçekten yazamayacağımı düşündüm.  Sebeplerim var aslında, anlatmak istediğim bir çok şey var. Bir arkadaşla oturup konuştuğunda yarattığın o samimiyeti hep buraya taşımaya çalıştım. Hep aynı dürüstlükle, belki sadece biraz daha süsleyerek anlattım her şeyi. Şimdi anlatamıyorum, çünkü bazı şeyler sana kalmalıymış, galiba büyüdükçe özelleştiriyorsun hayatı. Yeni fark ediyorum. Son yazımdan bu yana bir çok şey değişti. Hayatımda ilk kez bu panelin başına geçip bazı yazılarımı geri çektim, sanki yazdıktan ve…

Dijital Pazarlamada Bugün : Sosyal Medya 101

Üniversitenin başında meslek seçimime karar verişimin ardından piyasada okumaya ve yorumlamaya değer gördüğüm tüm dijital pazarlama ve sosyal medya kitaplarını satın almaya başladım. Her şeyden öte sosyal medyanın öncelikle yorumlamaya dayalı bir platform olduğunun ve çabuk tükenen içeriklerin yerine yenilerinin gelişini gözlemlerken hedef kitlenin bu içeriklere yaklaşımlarını ve bunun pazarlamaya yansıma şekli hakkında fikir sahibi olmak için bu kitapların faydalı olabileceği görüşündeyim. Bu dönem Üsküdar Üniversitesi bünyesinde aldığım Dijital İçerik Üretimi ve Yönetimi dersi kapsamında bu yazıyı kaleme alıyorum. Hem dersi daha iyi yorumlamamı sağlayacak hemde üzerine düşünüp fikir yürütebileceğim bir konu seçmek istedim. Bu nedenle bu yazıyı Murat Kahraman’ın ilk baskısını 2010 yılında yaptığı Sosyal Medya 101 kitabı hakkında görüşlerimi belirtmek amacıyla yazıyorum. Sosyal medya ve dijital içerik üretimi üzerine ilk okuduğum kitap olarak bende ayrı bir yere sahip olan Sosyal Medya 101 , benim sandığımın üzerine piyasada görebileceğiniz diğer yeni medya içerikli kitaplardan biraz farklı. En azından ben…

Navigate
Verified by MonsterInsights