O kadar uzun zamandır yazmadım ki. Defalarca panele girip çıktım oysa. Otobüste başımı cama yaslamış müzik dinlerken binlerce cümle dönüp durdu kafamda, uyumadan önce onlarca konu buldum yazacak. Ne çok eksik, ne çok fazla, yorumlayıp kurdum. Ama ne zaman geçsem bilgisayarın başına bir kelime bile yazamadım. Giriş cümlesi benim için en önemlisi. Doğru bir başlangıçtan sonra akıp gidiyor o yazı çünkü, biliyorum kendimi. Dışarıda kelimeleri ruhumdan süzerken akıp giden o cümlelerden, bilgisayar başına geçtiğim zaman küçük bir parça bile kalmadı. Neredeyse gerçekten yazamayacağımı düşündüm. Sebeplerim var aslında, anlatmak istediğim bir çok şey var. Bir arkadaşla oturup konuştuğunda yarattığın o samimiyeti hep buraya taşımaya çalıştım. Hep aynı dürüstlükle, belki sadece biraz daha süsleyerek anlattım her şeyi. Şimdi anlatamıyorum, çünkü bazı şeyler sana kalmalıymış, galiba büyüdükçe özelleştiriyorsun hayatı. Yeni fark ediyorum. Son yazımdan bu yana bir çok şey değişti. Hayatımda ilk kez bu panelin başına geçip bazı yazılarımı geri çektim, sanki yazdıktan ve…
2017’ye veda, 2018’e merhaba!
Gelenektir. İlham Perisinin Kanatlarından beri her sene yeni yıldan beklentilerimi isteklerimi sıralar, ne yaşadıysam, neyi hayatımdan çıkarmak için uğraştıysam yazar, veda ettiğim seneyi yine kelimelerle arkamda bırakırım. Bu sene yazacak o kadar çok şey var ki aslında, yeni yıldan istediklerim saymakla biter mi bilmiyorum ama eski yılda nelere veda ettiğim konusunda şüphesiz, bir liste çıkarabiliyorum. 2017, benim için dolu dolu geçti. Bana artık büyüdüğümü her anında hissettirdi. Hayatımla ilgili önemli kararlar almam gerekti, insanları daha çok tanımam, hissettiklerimi daha çok tanımlamam ve kendimle yüzleşip artık tamamen oturmaya başlayan düzenimi yönlendirmem için çok fazla imkan sundu hayat bana. Bir kere en büyük hayalimi gerçekleştirdim, kendime ait bir platform kurdum, daha fazlası için kendimi ifade etme fırsatı buldum. İkinci üniversiteyi kazandım, alanımda uzmanlaşmak için bir çok deneyim yarattım, yaşadım. Belki de fazla sorumluluk aldım, her anı dolu dolu yaşadığımı hissedemeyecek kadar yoğun bir tempoda koştum. Yıprandığım, düştüğüm çok fazla an var bu…
Merve Çoğaltay: Mavi ve Edebiyat
Merhaba sevgili okurlar, bu yazıda size bloğumuzu yani “Mavi ve Edebiyat”ı tanıtacağım, bloğumuza buradan ulaşabilirsiniz 🙂 Bloğumuz yaklaşık olarak 4 ay önce blog dünyasına adım attı, bu kısa sürede 40 yazı yayınlayarak belli bir okur kitlesine ulaştık. Adımızdan da anlayacağınız üzere daha çok edebi paylaşımlar yapmaya çalışıyoruz. Roman önerileri, kendi yazdığımız şiirler, tanınmış yazarların şiir incelemeleri, kendi yazdığımız hikayeler, deneme yazıları gibi birçok edebi türde paylaşımlar yaparak edebiyat severlerin buluşma noktası olmak istiyoruz. Yayınladığımız içeriklerin tamamı özgün olmakla birlikte sıkı ve detaylıca bir araştırma sürecinden geçerek sizlere ulaşmaktadır. Okurlarımızın en güzel ve en güncel içeriklere ulaşması için çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. Bloğu iki kişi yönetiyoruz, birimiz edebiyat yüksek lisans diğerimiz ise İşletme bölümü son sınıf öğrencisidir. Birimiz şiir, hikaye yazmayı, roman okumayı diğerimiz ise fotoğraf çekmeyi, resim çizmeyi seviyoruz. İkimizin ortak noktası ise maviye olan sevdamız ve edebiyata olan yakınlığımızdır. Bu nedenle “Mavi ve Edebiyat” ismini bloğumuza uygun…
Sosyal Medya Psikolojisi: Banu Berberoğlu
Son zamanlarda sıkça sosyal medyada ‘Banu Berberoğlu’ videolarına denk gelmişsinizdir. Çektiği vlog videolar ile birlikte, bir yıldır faaliyet gösteren bir youtuber. Aslında buraya kadar her şey o kadar normal ki, Trabzon’dan bir kız çıkıyor ve video çekip kanalına yükleyerek kendini mutlu hissediyor. Ancak gelin görün ki, twitterda videoların keşfedilip alıntılanması ile birlikte gelen yorumlar o kadar acımasız ki bu kin, bu nefret neden diye soruyorsunuz kendi kendinize. Kendi halinde video çekerek kanalında paylaşan bir kıza, sevgilisiyle birlikte çektiği videolar aracılığıyla o kadar çok yüklendiler ki, eleştiriler, dalga geçmeler bir anda o kadar çok yayıldı ki oturup bu nefretin ortaya çıkış sebeplerine dair görüşlerimi paylaşmak istedim. Youtube, profesyonelliğin ve içerik üretiminin o kadar yoğun yenilendiği bir platform ki, maalesef ‘düşünce özgürlüğü’ kavramının insanlara hakaret etmemize de müsade ettiğine inanarak hareket etmeye başladık. Olay çok basit, Banu Berberoğlu kendi dünyasını anlattığı videolarıyla bu platformda var olmaya devam ederken bir anda ‘trol’ konusunda…