Uykuyu kaçıran çok şey vardır bu hayatta. Hele benim gibi takıntılı biriyseniz. Geceler saat saat bölünür, bir noktada ne zaman uyuyorsunuz ne zaman uyandınız ucunu kaçırırsınız. Aklınızda cevaplanamayacak sorular birbirini çoğaltır, bilinmeyenler ve deli gibi merak edilenler labirentinde yolunuzu kaybedersiniz. Yapabileceğiniz tek şey sabretmektir, yapılabilecek en zor şey de sabretmektir. Peki yok mu alternatif? Yok mu başka bir seçenek? Bisiklet! Benim için bisiklet. Dünya üzerinde bir sürü kimyasal var. Aklınızın yükselttiği nabzı düşürecek ve size sahte bir uyku sunabilecek. Ama bu gerçektir. Saat 3:00, 4:00 ya da 5:00, bu sularda, kıyafetlerimi giyip bisikletime atladığımda şehrin sessizliğinde sadece tekerleklerin altından akan asfalt sesini duyarım. Bacaklarınızdaki, kollarınızdaki, sırtınızdaki ve vücudunuzun geri kalan her yerindeki yüklenme, ağrı, hepsi gerçektir. Bisiklette hayatta da olduğu gibi fedakarlık ve birliktelik önemlidir (toplu turlara ve yarışlara başka bir yazıda değineceğim için şimdilik bunu size kendi kendinize anlamlandırmaya bırakıyorum). Gece, yani zaten tek başınıza yaşadığınız bu mükemmel tecrübeyi…